İçeriğe geç

Göz aşinası nedir ?

Güç, Görünürlük ve Tanışıklık: Göz Aşinası Nedir?

Bir siyaset bilimci olarak, iktidarın en görünmez biçimlerinin gündelik ilişkilerde, bakışlarda ve tanışıklıklarda saklı olduğuna inanırım. Devletin gücü çoğu zaman yasa metinlerinde değil, insanların birbirine nasıl baktığında, kime güvenip kime şüpheyle yaklaştığında ortaya çıkar. “Göz aşinası” tam da bu ince çizgide duran bir kavramdır. Günlük yaşamda sıkça kullanılan bu ifade, sadece bir tanışıklık biçimi değildir; iktidarın mikro düzeydeki tezahürünü, toplumsal düzenin görünmeyen sınırlarını ve aidiyet duygusunun nasıl üretildiğini anlatır.

Peki gerçekten, birine “göz aşinası” olduğumuzda ne olur? Bu basit tanışıklık, toplumsal ilişkilerin siyasal doğasını nasıl açığa çıkarır?

Göz Aşinalığı: Görmenin Siyaseti

Göz aşinası olmak, birine güven duymak ile ondan mesafe almak arasında duran bir haldir. Bu hal, toplumsal düzenin görünmez kurallarını belirler. Çünkü tanıdıklık duygusu, iktidarın gündelik hayattaki yumuşak aracıdır.

Modern siyaset bilimi açısından “görünürlük”, güç ilişkilerinin temel unsurlarındandır. Devlet, vatandaşı görmek ister; vatandaş da devlete “görünmek” için kimliğini, belgelerini, davranışlarını düzenler. Bu görünürlük mübadelesi, Michel Foucault’nun tanımladığı “panoptik gözetim” biçimlerini hatırlatır. Ancak “göz aşinalığı”, bu gözetim biçiminin toplumsal düzeydeki karşılığıdır: İnsanlar birbirini izler, değerlendirir ve sınıflandırır.

Bir mahallede, bir iş yerinde ya da bir siyasal örgütte “göz aşinası” olmak, o çevrenin güvenlik çemberine dahil olmaktır. Bu bağlamda “göz aşinası”, yalnızca kişisel değil, siyasal bir kategoridir.

İktidar, Kurumlar ve Tanışıklığın İnceliği

Kurumlar, sadece kurallar üzerinden değil, aynı zamanda tanışıklıklar ve güven ağları üzerinden işler. Bürokratik bir kapıyı aralayan çoğu zaman yasa değil, bir “göz aşinası”nın selamıdır. Bu, Weber’in tanımladığı “rasyonel-legal otorite” modeline ters gibi görünse de, aslında her sistemin içindeki insani dengeyi temsil eder.

Göz aşinası kavramı, formel yapılar ile informel ilişkiler arasındaki geçiş noktasında durur. Politik açıdan bakıldığında bu, “iktidarın yerelleşmesi” anlamına gelir. Bir devlet memuru, bir milletvekili ya da bir yerel yönetici için “tanıdık olmak” çoğu zaman kanundan daha etkili bir araçtır.

Bu yüzden “göz aşinalığı”, modern demokrasilerin yumuşak gücünü de gösterir. Kuralların sert yüzü, tanışıklıkların sıcaklığıyla yumuşar. Bu durum, siyaset biliminin temel sorularından birini yeniden gündeme getirir: Adalet mi, tanışıklık mı?

Cinsiyet Perspektifinden Göz Aşinası

İktidar ilişkileri, cinsiyetle şekillenir. Erkekler genellikle stratejik ve güç odaklı biçimlerde tanışıklık kurarken, kadınlar bu ilişkileri demokratik katılım ve toplumsal etkileşim zemininde inşa eder.

Bir erkek siyasetçinin göz aşinası olduğu kişi, çoğu zaman “stratejik bir aktör”dür — bir bağlantı, bir fırsat, bir kanal. Kadınlar içinse bu tanışıklık daha çok dayanışma ve güven temelli olur. Bu fark, toplumsal cinsiyetin siyasal ilişkileri nasıl şekillendirdiğini anlamak açısından önemlidir.

Kadınların siyasal alandaki varlığı arttıkça, “göz aşinalığı” kavramı da dönüşmektedir. Artık bu kavram, sadece tanıdıklığın değil, katılımın ve görünürlüğün de simgesidir. Kadınlar, göz aşinası oldukları dünyayı sadece tanımakla kalmaz; onu dönüştürürler.

İdeoloji ve Vatandaşlık: Tanış Olmadan Tanınmak

Modern ideolojiler, vatandaşla kurulan görünürlük ilişkisini yeniden biçimlendirir. Liberal demokrasiler, bireyi “tanınabilir” kılarken; otoriter rejimler “tanıdık” olanı tercih eder. Birinde herkes eşit vatandaş olarak görünürken, diğerinde yalnızca “göz aşinası” olanlar sistemin içinde kolayca hareket eder.

Bu bağlamda “göz aşinası” olmak, bir tür mikro vatandaşlık biçimidir. Devletin resmi vatandaşlık tanımı dışında, gündelik yaşamda işleyen bir “güven topluluğu” oluşturur. Ancak bu durum, aynı zamanda eşitsizlik üretir: Kim görünür, kim görünmez? Kimin yüzü hatırlanır, kiminki unutulur?

Bu sorular, modern toplumların adalet anlayışının sınırlarını test eder. Çünkü göz aşinası olduğumuz kişiye gösterdiğimiz hoşgörüyü, yabancıya neden göstermeyiz?

Sonuç: Göz Aşinalığı ve Siyasetin İnsan Hali

Sonuç olarak, “Göz aşinası nedir?” sorusu sadece bir dil meselesi değil, bir siyaset felsefesi sorusudur. Göz aşinası olmak, hem bir güven göstergesi hem de bir dışlama biçimidir. Her tanışıklık, birilerini dahil ederken birilerini dışarıda bırakır.

Bir siyaset bilimci olarak sormak gerekir: Gerçek demokrasi, herkesin göz aşinası olduğu bir toplum mudur?

Yoksa adalet, birbirini hiç tanımayan insanların bile eşit haklara sahip olabildiği yerde mi başlar?

Okuyucuya düşen ise şu: Kiminle göz aşinasısınız — ve bu tanışıklık, hangi gücü görünür kılıyor?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet giriş yapprop money