İçeriğe geç

Duamız olmasa ne ehemmiyetimiz var ?

Duamız Olmasa Ne Ehemmiyetimiz Var? Bir Genç Yetişkinin Gözünden

Bazen kendi hayatımı düşündüğümde, duanın bir insanın hayatındaki yerini sorguluyorum. Birçok şeyin, insanı sadece yaşadığı çevre, yaptığı iş ya da sahip olduğu mallarla tanımladığını düşünsek de, duanın bir insanın varlığındaki ehemmiyetini her geçen gün daha çok hissediyorum. Ankara’da, ekonomist kimliğiyle hayatımı sürdüren biri olarak, verileri, sayıları ve rakamları anlamaya çalışırken, insan olmanın temel değerlerinden biri olan dua, hep arka planda beni etkiliyor. Duamız olmasa, ne ehemmiyetimiz var?

Duanın Gücü: İnsan Olmanın En Temel Yönü

Çocukken, mahalle aralarındaki seslerden biri hep kulağımda yankı yapardı: “Dua et, dua et!” Benim gibi pek çok çocuk için bu, annelerin sürekli hatırlattığı bir şeydi. Ama büyüdükçe, duanın gerçek gücünü, aslında sadece bir dilek veya istekten çok, insanın kendisiyle kurduğu bağ olduğunu fark ettim. İstatistiklerle işim gereği her gün karşılaştığımda, bir şeyi net olarak görüyorum: İnsanlar her zaman duaya ihtiyaç duyuyorlar. Dünya çapındaki araştırmalara göre, insanların dini inançlarına, dualarına olan bağlılıkları, genel anlamda yaşam tatminlerini artırıyor. Pek çok çalışma, dua etmenin bireylerin psikolojik sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattığını gösteriyor. Ama bu duanın gücü yalnızca psikolojiyle sınırlı değil. Bazen içsel huzuru sağlamak için dua etmek, bir insanın “ben kimim?” sorusuna verdiği yanıttır.

Duamız Olmasa, Ne Ehemmiyetimiz Var?

Bir gün ofisteki arkadaşlarla gündem dışı bir sohbet ediyorduk; hayat, ekonomi, iş… Bir arkadaşım, “Ya, biz sadece bu dünyada var olduğumuz sürece mi anlamlıyız? Ya duamız, inancımız olmasa? O zaman ne ehemmiyetimiz var?” diye bir soru sordu. Sorusu, aklımda pek çok düşünceyi aynı anda uyandırdı. Ekonomi okuduğum ve verilere dayalı bir perspektife sahip olduğum için hemen istatistikleri düşünmeye başladım. Dünya nüfusu 8 milyarı geçmişken, sadece bir insanın “duası” üzerinden dünyada kaç tane benzer düşünce olduğunu göz önünde bulundurdum. Sonuçta, eğer bu kadar çok insan varsa, her birinin varlıkları ne kadar önemli olabilir? Ama sonra anladım ki, o “önem” duayla ilgilidir.

Verilere baktığımda, aslında her insanın, ekonomide bile belirleyici faktörlerden biri olduğunu görüyorum. Zenginlik, güç, başarı; bunlar daha çok bir sonuç. Ama bir insanın, bir aileyi, bir toplumu, bir işyerini, hatta bir şehri yönlendirebilmesinin temeli, kendisinin ve başkalarının duasını alabilmesinde yatar. Her şeyin arkasında aslında bir içsel motivasyon vardır. İstatistiksel olarak baktığımda bile, insanların yaşam tatminlerinin yüksek olduğu toplumlarda, manevi değerler, dualar önemli bir yer tutar. Yani, “duamız olmasa ne ehemmiyetimiz var?” sorusu, bir anlamda, insanın içsel gücünü kaybetmesiyle ilgili bir soru.

İnsanın Kendisini Anlaması: Dua ve Ekonomi

Bazen ofiste verilerle ilgili raporları hazırlarken, bir ekonomist olarak, hep daha fazla büyümeyi, verimi, karı düşünmek zorunda kalıyorum. Ama bazen düşünüyorum; bu sürekli büyüme arzusu, insanın içsel bir doyuma ulaşması için yeterli mi? Ekonomi verileriyle çalışırken, büyümenin, kazancın, tüketimin esas alındığını görüyorum. Ama hiçbir sayı, insanın ruhundaki boşluğu doldurmaz. Duamız olmasa, sadece sayılarla dolu bir hayatımız olurdu. Yaşamda gerçek anlamı bulmanın, bir insanın işini, çevresini, toplumunu nasıl dönüştürdüğünü anlamanın temeli dua etmekten geçiyor. Dua etmek, sadece Tanrı’ya yönelmek değil; aynı zamanda kendimize, çevremize, ve hatta dünyaya dair bir sorumluluk taşımak.

Günümüz Dünyasında Duanın Yeri

Bugünlerde, teknoloji, dijitalleşme ve veri akışı sayesinde daha fazla bilgiye ulaşabiliyoruz. Her şeyin hızla değiştiği bu dönemde, insanlar yalnızca dijital verilerle mi kimliklerini buluyorlar? Bir zamanlar mahallede büyüyen çocuklar, dua etmenin gücünü sadece duyularıyla hissettiklerinde, bugünün gençleri daha çok “şimdi ne yapabilirim?” sorusunu soruyor. Bu hız çağında, sadece veri odaklı olmak, insana anlam katmaz. Dua, sadece dini bir kavram değil, insanların kendilerini anlamaya, içsel bir denge kurmaya çalışmalarının simgesidir. Teknolojiye, veri analiziyle elde edilen başarıya olan bağlılık, insanın daha çok kaybolmasına yol açabilir. Oysa dua, her zaman insanın ruhunu dinlendiren ve ona hatırlatan bir şeydir.

Sonuç Olarak…

“Duamız olmasa ne ehemmiyetimiz var?” sorusu aslında çok derin bir mesele. Veriler, rakamlar, ekonomik büyüme ne kadar önemli olsa da, bir insanın dua etmesi, onun kendisini bulması ve insan olmanın en temel değerini anlamasıyla ilgilidir. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanın manevi yönü ve dua etme ihtiyacı asla kaybolmayacak. Ekonominin ve teknolojinin yön verdiği dünyada, içsel dünyamızda dua etmek, her şeyin ötesinde bir anlam taşır. Belki de gelecekte, daha da büyük bir hızla değişen dünyada, dua etmek, insanın varoluşunun en önemli parçası olmaya devam edecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet giriş yap